Evlat Nöbeti Devam Ediyor
Diyarbakır anneleri, 3 Eylül 2019'dan bu yana evlat nöbetini kararlılıkla sürdürüyor. Farklı illerden gelerek Diyarbakır’daki eski HDP İl Başkanlığı binası önünde başlattıkları oturma eylemi, aralıksız bir şekilde devam ediyor. Aileler, çözüm sürecinin evlatları üzerinden yapılması gerektiğini savunuyor. Peki, bu talep, çözüm sürecinin geleceği için ne kadar önemli? Ailelerin evlatlarıyla ilgili umutları ne zaman gerçekleşecek?
Çözüm Süreci ve Evlatların Durumu
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin attığı adımlar, Diyarbakır anneleri tarafından yeni bir çözüm süreci olarak değerlendiriliyor. Aileler, bu gelişmelerin kendilerine müjdeli haberler getireceğini ümit ediyor. Ancak, ailelerin beklentileri, evlatlarının dağa gitmelerinin ardından geçen yılların ardından nasıl şekillenecek? Evlatlarına "teslim ol" çağrıları yapan anneler, bu çözüm sürecinin gerçek anlamda bir sonuca ulaşmasını istiyor.
Evlatlarını Kaybeden Ailelerin Duygusal Çıkışı
Mehmet Aydın’ın babası Nihat Aydın, 20 Mayıs 2015’te çocuğunun HDP tarafından kandırılarak dağa götürüldüğünü öne sürerek, "Bu, 13 yaşındaki bir çocuğu kandırmak değil, kaçırmaktır" dedi. Aydın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a teşekkür ederek, silahların bırakılmasını desteklediklerini belirtti. Aydın’ın sözleri, sadece kendi evladının acısı değil, tüm Türkiye’nin evlatları için bir çağrı niteliğinde. Bu ailelerin duyduğu öfke ve acı, çözüm sürecinin ciddiyetini nasıl etkiliyor?
Hayal Demir’in Annesi Süheyla Demir’in Kararlı Bekleyişi
Hayal Demir’in annesi Süheyla Demir, Ağrı’dan gelerek Diyarbakır’daki nöbete katıldığını ve 6 yıldır evladını beklediğini belirtti. Demir, 2014’te 19 Mayıs’ta kızının kandırılarak dağa götürüldüğünü ve o günden beri acısını içinde taşıdığını ifade etti. Demir’in sözleri, sadece kendi kızının değil, tüm kayıp evlatların dramını gözler önüne seriyor. Bu annelerin gözyaşları, çözüm sürecinin evlatları ne zaman geri getireceğini düşündürüyor.
Çözüm Sürecine Güven ve Ailelerin Talepleri
Aileler, çözüm sürecinin evlatları üzerinden şekillendirilmesini istiyor. Hayal Demir, "Bizim evlatlarımızdan birkaç tanesini yollasınlar ki onların samimi olduğuna biz de inanalım" diyerek çözüm sürecine olan güvenlerini sorguluyor. Peki, çözüm süreci, sadece bir politikaya mı dayalı olacak, yoksa ailelerin gerçek talepleri de bu sürecin temelini oluşturacak mı? Bu sorunun cevabı, hem anneler hem de toplum için büyük önem taşıyor.
Evlatların Geri Dönüşü ve Toplumsal Değişim
Diyarbakır annelerinin talepleri, sadece evlatlarının geri dönmesini istemekle kalmıyor; aynı zamanda toplumda bir değişim yaratma arzusunu da taşıyor. Süheyla Demir’in "Kızım, eğer beni görüyor ve duyuyorsan gel artık" sözleri, sadece bir annenin feryadı değil, tüm toplumun yarasına merhem olabilecek bir çağrıdır. Bu sürecin başarıya ulaşması, Türkiye’nin geleceği için nasıl bir örnek teşkil edecek?İHA