Diyarbakır'da, 3 Eylül 2019 tarihinde eski HDP İl Başkanlığı binası önünde başlayan evlat nöbeti, tam 1904 gündür sürüyor. Anneler, yıllardır kayıp olan çocuklarının geri dönmesi için ellerinden geleni yapıyor. Devam eden bu eylem, sadece annelerin sabır ve inancını değil, aynı zamanda toplumsal bir mücadeleyi de simgeliyor. Peki, bu eylem ne zaman sonuçlanacak? Çocuklarını geri almak için umutlarını kaybetmeyen aileler, her geçen gün daha fazla güçleniyorlar mı, yoksa umutları tükeniyor mu?
Evlat Nöbetinin Başlangıcı ve İlk Günlerden Bugüne
Evlat nöbeti, Diyarbakır annelerinin acı bir şekilde başladıkları bir direnişin simgesine dönüştü. 2019 yılında eski HDP il binası önünde başlatılan bu eylem, bugün 1904. gününe ulaşmış durumda. Anneler, çocuklarının kaybolmasından sorumlu tutuklu ve hükümlü olanlar hakkında tepki göstererek, yıllardır çözülmeyen bu soruna dikkat çekiyor. Peki, bu direnişin süreci nasıl şekillendi? Ailelerin bir araya gelerek verdikleri bu kararlı mücadele ne gibi etkiler yaratacak?
Nurattin Ödümlü'nün Acı Dolu Bekleyişi
Siirt’in Şirvan ilçesinden olan Nurattin Ödümlü, 11 yıl önce dağa götürülen oğlu Yusuf için eylemine devam ediyor. Ödümlü, oğlu Yusuf’un gidişinden bu yana kendisinden hiçbir haber alamadığını belirtiyor ve hala geri dönmesini umut ediyor. “Sağ mı, öldü mü bilmiyorum. Hala bekliyorum. Gittiği zaman 17 yaşındaydı,” diyen Ödümlü, oğlu Yusuf’a seslenerek, “Sesimizi duyuyorsan, bizi görüyorsan artık gel,” diye çağrıda bulunuyor. Bu acı dolu bekleyiş, ne zaman sonlanacak? Aileler, evlatlarını güvenli bir şekilde geri alacaklarına dair hala umut taşıyorlar mı?
Bedriye Uslu'nun Umut Dolu Bekleyişi
Bir diğer anne Bedriye Uslu, oğlu Mahmut’un kaybolmasından bu yana her sabah aynı noktaya gelerek evlat nöbetini sürdürüyor. Yaz, kış, yağmur demeden bu çadıra gelmeye devam eden Uslu, “Hep bu umutla geliyorum. Allah’ın izniyle devletimizin gücü ile 56 kişi nasıl geldiyse, benim çocuğum da gelsin,” diyerek umutlarını dile getiriyor. Uslu’nun bekleyişi, sadece kendi evladı için değil, tüm anneler için bir umut kaynağı oldu. Bu direnişin devlet tarafından nasıl karşılık bulacağı ise en büyük merak konusu.
Annelerin Direnişi: Toplumsal Bir Mücadeleye Dönüşüyor
Evlat nöbeti, sadece bireysel bir acının ifadesi değil, aynı zamanda toplumsal bir mücadelenin sembolü haline gelmiş durumda. Anneler, çocuklarının kaybolmasından dolayı yaşadıkları acıları hep birlikte yaşarken, toplumsal hafızada da derin izler bırakıyorlar. Her geçen gün daha fazla ailenin katıldığı bu eylem, yerel ve ulusal düzeyde geniş yankılar uyandırıyor. Peki, bu direnişin nihai hedefi nedir? Çocuklar geri dönecek mi, yoksa bu eylem yeni bir toplumsal hareketin tohumlarını mı atıyor?
Devletin Tutumu ve Gelecek Beklentileri
Anneler, devletin bu konuda atacağı adımları dört gözle bekliyorlar. Devletin, kaybolan çocuklarla ilgili atacağı somut adımlar, annelerin umutlarını yeşertebilir. Bedriye Uslu’nun da dile getirdiği gibi, “Devletimize teslim olsun,” diyerek, bir gün evlatlarının geri dönmesini umut ediyorlar. Bu direniş, sadece ailelerin değil, toplumun tüm kesimlerinin ilgisini çekiyor. Devletin bu konuda vereceği kararlar, Diyarbakır annelerinin geleceğe dair beklentilerini şekillendirecek.
"Sağ mı, öldü mü bilmiyorum. Hala bekliyorum. Gittiği zaman 17 yaşındaydı. Yusuf, sesimizi duyuyorsan bizi görüyorsan artık gel."
"Her sabah bu çadıra geliyorum. Yaz, kış, yağmur, çamur demeden geliyorum. Hep bu umutla geliyorum." İHA