Siverek İlçesinde Tarihi Gümrük Hanında Yılmaz Güney Doğum günü etkinliği düzenlendi.
İstanbul Siverek Bilim Kültür ve Sanat derneğinin organize ettiği Siverekli Yazar Senarist Yönetmen ve Oyuncu, Dünyaca sinemasına mal olan Yılmaz Güney’in doğum günü olan 1.Nisan gününde doğduğu topraklarda ilk kez birden çok etkinlikle anıldı.
Tarihi gümrük Hanında yapılan Etkinliğe Çok Sayıda vatandaşın yansıra Dernekler Temsilcileri Yılmaz Güney’in Kardeşi Yaşar Pütün, Yılmaz Güney Vakfı yetkilileri, Sivil Topluk Kuruluşları Temsilcileri Kent Dışında Ve Yurt dışında yaşayan Siverekliler Yılmaz Güney Anma ve Doğum günü etkinliğine Katıldı.
Güney Anma Programı Faik Türk Gezer açılış konuşmasının ardından ilk kez doğum günü ve anma etkinliğini düzenleyen İstanbul Siverek Kültür ve Bilim Sanat Derneği Başkanı Halil Yoğunlu Günün Anlam ve önemine binaen bir konuşma yaptı. Adana’dan gelen Yılmaz Güneyin Kardeşi Yaşar Pütün Yılmaz Güney ve kişiliğini anlattı.
Programın sonucusun eğitimci Şair Faik Türk Gezer, kendisinin kaleme aldığı bir şiiri okudu.
SİVEREKLİ YILMAZ GÜNEY
Gökyüzünde mavi bulutlar
Karacadağ’dan yansıyor Siverek’e
Mahşeri bir kalabalık var
İnsan Seli Akıyor, Caddeye
Hürriyet Caddesi böyle bir Kalabalık
Görmemiştir Yaşam İçinde
Alkışlar sevinç bağrışmaları
Siverek heyecanlı Siverek Sevinçli
Kalabalığın aktığı yerde,
Sandalye üzerinde konuşan
Hemşerilerini Selamlayan dost
Ve kader yoldaşımız.
Sevgi seli, alkışlar içinde
El sallayan Siverek’in yiğidi
Desmanlı, Keko Hamit’in Oğlu
Dünya’ya mal olmuş büyük sanatçı
Kalbimizde yeri bam başka biri
Medeni iftiharımız Yılmaz Güney
İçten gülüşü, heyecanlı, mutlu
Hemşerilerinin sevgi seli
Siverek gençliğinin İdolü hayranı
Siverek’in azası Dermanlısı
Filmlerin Çirkin Kralı
Siverek’in gönlünde gerçek Kral
Desmanlı Yılmaz Güney Siverek’te
Siverek’e gelmiş, sevinçler getirmiş
Selam Olsun Siverek’ten Türkiye’ye Dünya’ya
Faik Türkgezer ‘in okuduğu şiirin ardından etkinliği düzenleyen Siverek Bilim Kültür ve Sanat derneği Başkanı Halil Yoğunlu yılmaz güneyin hayatını şu sözlerle anlattı” yılmaz Güney 1 Nisan 1937 tarihinde Adana’nın Yüreğir ilçesinin Yenice köyünde dünyaya geldi. Yılmaz Güney aslen Siverekli Kürttür, annesi Muş Vartoludur. Resmi kayıtlarda doğum yeri Şanlıurfa olarak görünüyordu. Yılmaz Güney’in gerçek adı Yılmaz Pütün’dür. Kendi ifadesine göre Pütün kırılması zor sert meyve çekirdeği demektir. Yılmaz Güney üniversite okumak üzere İstanbul’a gitti ve Atıf Yılmaz ile tanıştı. Bu süreçte bir yandan da hikâyeler yazıyordu. Daha sonra Atıf Yılmaz’ın da desteğiyle sinemada çalışmalarına başladı.1959 yılında Atıf Yılmaz’ın yönetmenliğini yaptığı ‘Bu Vatanın Çocukları’ ve ‘Alageyik’ adlı filmlerin hem senaryosunu yazdı hem de filmlerde rol aldı. ‘Karacaoğlan’ın Karasevdası’ filminde yönetmen yardımcılığı yaptı. ‘Yeni Ufuklar’ ve ‘On Üç’ gibi dergilere de öyküler yazdı.
‘ÇİRKİN KRAL’ LAKABINI NASIL ALDI
Yılmaz Güney, bir öyküsünde komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle yargılandı ve 1961 yılında 1,5 yıl hapis cezasına mahkûm oldu.
2 yıl sonra tekrar kaldığı yerden devam eden Yılmaz Güney, o dönemde daha çok macera filmleri çekti. Filmlerinde ezilen, hor görülen bir ‘Anadolu çocuğunun’ otoriteye başkaldırısını işledi. Bu dönemde ‘Çirkin Kral’ lakabını aldı. Bu dönemdeki en önemli Lütfü Akad’ın yönettiği ve kendisinin yazdığı ‘Hudutların Kanunu’ filmi oldu. Yılmaz Güney, 1972 yılında ‘devrimcilere yardım ve yataklık yaptığı’ gerekçesiyle 2 yıl hapse ve sürgüne mahkûm edildi. Cezaevinde kaldığı süre boyunca sinema ve sanat ile ilgili fikirlerini, şiir ve öykülerini o dönemde çıkarmaya başladığı ‘Güney Dergisi’nde yayımladı.1974 yılında cezaevinden çıktı. Aynı yıl ‘Arkadaş’ filmini çekti. Yine aynı yıl ‘Endişe’ adlı filmi çekerken Adana’nın Yumurtalık ilçesindeki bir gazinoda ilçe hakimi Sefa Mutlu’yu öldürmekten tutuklandı ve 25 Ekim 1974’te Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlayan yargılamaların sonucu 13 Temmuz 1976’da 19 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
HAPİSHANEDEN FİRAR ETMESİ
5 yıl hapis yattıktan sonra 9 Ekim 1981 tarihinde izinli olarak çıktığı Isparta Yarı Açık Cezaevi’nden yurt dışına firar etti. Yılmaz Güney’in hapisten kaçışı da filmlerini anımsattı. Hapse girmeden önce çekmiş olduğu ‘Şeytanın Oğlu’ filminde, 1 günlük bayram izninde dışarı çıkan ve kayıplara karışan bir adamın hikayesini anlatmıştı. 1 günlük izinle hapisten kaçan Yılmaz Güney, Antalya’nın Kaş ilçesinden Yunanistan’a bağlı Meis adasına, oradan da İsviçre’ye gitti. Daha sonra Fransa’ya geçti ve yaşamının geri kalanını orada geçirdi.
Cezaevinde sinemaya olan ilgisi devam etti. Bu dönemde yazdığı Zeki Ökten tarafından çekilen ‘Sürü’ ve yurt dışında ve yurt içinde büyük ilgi gören ve Şerif Gören tarafından ‘Yol’ çekildi. Cezaevindeyken ‘Güney’ adlı bir sanat-kültür dergisi çıkardı. ‘Yol ‘un kurgusunu tekrar yaptı ve Cannes Film Festivali’nde ödül aldı. Yurt dışına kaçtıktan sonra Fransa’da ‘Duvar’ filmini çekti. Yılmaz Güney’in, 1976 yılında Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi’nde tanıklık ettiği, çocuklar koğuşunda çıkan ve tüm cezaevine yayılan bir isyanın sinemaya aktarıldığı ‘Duvar’ son filmi oldu.
YILMAZ GÜNEY’İN ÖLÜMÜ
Son yıllarını Fransa’nın başkenti Paris’te geçiren Yılmaz Güney, mide kanseri nedeniyle 9 Eylül 1984 tarihinde yaşamını yitirdi. Yılmaz Güney’in cenazesi Paris’te bulunan Père Lachaise Mezarlığı’na defnedildi.
Yılmaz Güney 114 filmde oyunculuk, 26 filmde yönetmenlik, 15 filmde yapımcılık, 64 filmde ise senaristlik yaptı. Ayrıca ‘Yol’ (1981) filminin kurgusunu yaptı” açıklanasını yaptı.
Konuşmaların ardından Yılmaz Güney için Siverekli pasta ustaların hazırladığı doğum pastası kesilerek misafirlere ikram edildi. Siverekli sanatçıların söylediği yöresel türküler eşliğinde katılımcılar birlikte halay çekti.