Cami/Mescit, İslam medeniyetinde, kurulduğu günden itibaren bünyesinde dinî, idarî, sosyal, kültürel ve eğitsel nitelikli birçok hizmeti barındıran bir mekândır. Bu sebeple kadın-erkek, genç-yaşlı, her seviyede bütün Müslümanların, Allah’ın (c.c.) rızasına uygun olarak ibadetlerini rahatlıkla yerine getirebildikleri, yapılan vaazların ve sohbetlerin ve verilen derslerle din eğitimi faaliyetlerinin yürütüldüğü mübarek bir mekândır.
Hz. Peygamber (s.a.s.) döneminde kadın sahabeler namaz kılmak, vaaz ve sohbet dinlemek ve sunulan eğitim faaliyetlerine iştirak etmek için bir edep ve usul içinde camiye gitmişlerdir. Kadınların camiye gitmesine engel olunmaması için Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurarak uyarıda bulunmuştur: “Kadınlarınızı mescitlerden alıkoymayınız.” (Buhârî, Nikâh, 116). Nitekim Hz. Ayşe(r.a.) bu hususu şu şekilde ifade etmektedir: “Rasûlüllah (s.a.v.) sabah namazını kıldırdığı zaman mümin kadınlar örtülerini örterek orada hazır bulunurlar, daha sonra da evlerine dönerlerdi ki (hava karanlık olduğu için) onları kimse tanıyamazdı.” (Buhari, Salat 13).
Kadınlar cuma ve bayram namazlarının topluca kılındığı namazgâha gelip cemaate katılmaları ile ilgili Ümmü Atıyye(r.a.)’den şu rivayetler nakledilmektedir: “Rasûlüllah(s.a.v.), evlenmemiş genç kızlara, örtülü ve hayız halindeki kadınlara varıncaya kadar, bizlerin bayramları namazgâha gelmemizi isterdi. Kadınlar erkeklerin arka tarafında durur, onların tekbir getirmelerine uyup tekbir getirir, onlarla birlikte dua edip bayram gününün bereketini ve o günde günahlardan arınmayı umut ederlerdi.” ( Buharî, Îdeyn 12.), “(Ancak) Hayız halindeki kadınlar namazgâhtan uzak durur, sadece cemaat tarafından yapılan duaya katılırlardı…” (Buharî, Îdeyn 15; Tirmizî, Cuma 32). Kadınların bayram namazlarına katılmaları ile ilgili İbn Abbas(r.a.)’ın şunları söylediği rivayet edilmektedir: “Bir Ramazan ya da Kurban bayramı günü Peygamber (s.a.v.) ile birlikte namazgâha çıktım. O namaz kıldı ve sonra da hutbe okudu. Daha sonra kadınların yanına giderek onlara öğüt verdi, uyarıda bulundu ve sadaka vermelerini emretti.” (Buharî, Îdeyn 16).
Hz. Peygamber(s.a.s.) döneminde kadınlar camiye sadece namaz kılmak için gitmezlerdi, aynı zamanda Kur’an-ı Kerim dinlemek için de oraya giderlerdi. Bu konuda Hz. Ayşe(r.a.)’den şu rivayet nakledilmektedir: “Yatsı namazını mescitte kıldığım bir gece eve Rasûlüllah (s.a.v.)’dan sonra geldim. Bana; ‘Neredeydin?’ diye sordu. Ben; ‘Mescitte ashabından birisinin okuduğu Kur’an’ı dinliyorduk. Doğrusu ashabın arasında onun gibi güzel sesli ve güzel okuyanı hiç duymamıştım’ diye cevap verdim. Bunun üzerine tekrar Rasûlüllah(s.a.v.) ile beraber gidip onu dinledik. Sonra bana dönerek; ‘Bu, Ebû Huzeyfe’nin azatlısı Salim’dir. Ümmetim arasında böyle birisini var eden Allah’a hamd olsun’ buyurdu.” (Hakim, 1990:III, 326).
Namazdan sonra kadınların camiden ayrılmaları bir düzen ve intizam dâhilinde olurdu. İbadet bittiğinde camiden önce kadınlar, sonra Hz. Peygamber ve erkek cemaat ayrılırdı. Konuyla ilgili Ümmü Seleme(r.a.)’nin şu açıklamayı yaptığı rivayet edilmektedir: “Rasûlüllah(s.a.v.) selam verip namazı bitirir bitirmez kadınlar hemen kalkarlar, Rasûlüllah(s.a.v.) ise yerinde oturarak onların dışarı çıkmalarını beklerdi.” (Buharî, Ezan 164). Hz. Peygamber, camiye gelen kadınların durumunu dikkate alarak, onların sıkıntıya düşmemelerine özen gösterip namaz sırasında bir çocuğun ağladığını duyduğunda, anneyi düşünerek namazı kısaltırdı. Peygamber Efendimiz(s.a.s.) bu hususu şöyle ifade etmektedir: “(Çok kere) ben namaza, (kıraati) uzatmak niyetiyle dururum da (geriden) bir çocuğun ağladığını işitince annesine meşakkat vermemek için namazımı kısa keserim.” (Buhârî, Ezân, 65)
Kadınların erkekler gibi camiye devam etmeleri şeklindeki uygulama, Raşit halifeler döneminde de devam etmiştir. Nitekim Hz. Ömer(r.a.) ile bir yaşlı kadın arasında yaşanan ve asırlardır dilden dile anlatılan meşhur diyalogdan da bunu anlamak mümkündür. Rivayete göre Hz. Ömer(r.a.)’in evlenilecek kadına verilecek mihrin miktarını konu alan bir hutbeyi sunduğu sırada, bir kadın, cami içerisinde oturduğu yerden Nisâ Suresi’nin 20. ayetini okuyarak Hz. Ömer(r.a.)’e itiraz etmiştir. Bu itirazdan sonra Hz. Ömer(r.a.) aldığı karardan dönmüş, ‘Kadın, Ömer’den daha iyi bildi, Ömer ise yanıldı” (Rıza, 1935: 283) demiştir.
Kadınların camiye gidip orada namaz kılmaları ve yürütülen eğitim faaliyetlerine katılmaları dinimiz açısından önemli ve uygundur. Bundan dolayı Peygamber Efendimiz(s.a.s.) kadın, erkek ve çocukların camiye giderken, orada namaz kılarken, namazdan sonra camiden çıkarken ve sunulan eğitim faaliyetlerine katılım sağlarken takip edilmesi gerenken edebi ve usulü gösterip ifade etmiştir. Sonraki dönemlerde Kur’an-ı Kerim’e ve sünnet-i seniyyeye dayanarak yazılan fıkıh kitaplarında da bu hususta geniş bir şekilde bilgi verilmekte olduğu görülmektedir. Bu sebeple yapılan cami/mescitlerde kadınların rahat bir şeklide abdest alıp ibadetlerini yapabilecekleri ve yürütülen eğitim ve din hizmeti faaliyetlerine katılabilecekleri şekilde inşa edilmesi gerekmektedir.