CUMA SOHBETİ
“ Allah’ım! Recep ve Şaban aylarını bize bereketli kıl ve bizi Ramazan ayına eriştir.”
(İbn Hanbel, Müsned, 1, 259)
İslâm dünyasında her yıl manevî bir iklimin hüküm üsürdüğü, Ramazan bayramıyla sona eren üç aylar; Müslümanlara dinî hissiyat ve ibadet yoğunluğu eşliğinde gündelik hayatlarını sorgulama, yenileme ve zenginleştirme fırsatı sunmaktadır. Hicri aylardan Recep, Şaban ve Ramazan aylarına “Üç Aylar” denilmektedir. Kandil gecelerinden dördü bu aylardadır. Recep ayının ilk gecesi Regâip, 27. gecesi Miraç, Şabân ayının 15. gecesi Berat ve Ramazan ayının 27. gecesi Kadir gecesidir.
Zaman ve mekan bir nimet olması açısından değerlidir. Fakat tek başlarına bir kutsiyetleri bulunmamaktadır. Dinimiz, ikisine de çeşitli sebepler ile önem vermiştir. Örneğin, Mekke’nin harem bölgesi olarak görülmesi Kâbe-i Muazzama’nın orada bulunmasından, Medine-i Münevvere’nin kutsal bir şehir görülmesi Peygamber Efendimiz’in (s.a.s.) orada medfun bulunmasından ve Kudüs’ün mübarek bir şehir olması Mescid-i Aksa’yı barındırmasından dolayıdır. Cuma gününün faziletli olması içinde Cuma namazının olmasından, Ramazan ayının değerli olması kendisinde oruç ibadeti ve vahyin inişinin başlangıcını barındırmasındandır.
Dinimizce özel bir değer atfedilmiş zaman ve mekânlara Kur’an ve Sünnet’in belirlediği çerçevede önem verip ihya etmek gerekmektedir. Dini kültürümüzde hicri takvime göre yıl içinde yer alan ve üç aylar olarak ifade edilen Recep, Şaban ve Ramazan ayları, diğer aylara nazaran hususi önem verilmiş mübarek zaman dilimleridir. Bu üç ay manevi arınma, muhasebe, murakabe, ibadete yoğunlaşma ve özümüze dönmek için birer fırsat zamanlarıdır.
Hz. Peygamber (s.a.s.) üç aylar yaklaşınca, önemli bir zaman dilimine girildiğini Müslümanlara ifade etmek için şöyle dua ederdi “ Allah’ım! Recep ve Şaban aylarını bize bereketli kıl ve bizi Ramazan ayına eriştir.” (İbn Hanbel, Müsned, 1, 259)
Recep Ayının Önemive Mübarek Geceler
İslam gelmeden önce Araplar arasında haram aylardan sayılan ve kendisine hürmet gösterilen bir aydı Recep ayı. İslam diniyle beraber bu aya verilen hürmet devam etmiştir. Allah (c.c.) Recep ayını haram aylardan saymış (Bakara, 2/217), Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ise bu aya değer vermiştir. Recep ayında bulunan iki kandil gecesi ise bu aya ayrı bir değer katmaktadır. Recep ayının ilk Cuma gecesi Regaib kandili ve yirmi yedinci gecesi ise Miraç kandilidir. Regaib kandili ile müminler bu önemli aylara giriş yapmaktadır. Miraç kandili ise Müminlere beş vakit namazın emredildiği, Bakara suresinin son iki ayetinin verildiği ve iman ile ölenlerin Cennete gireceğinin müjdelendiği bir gecedir.
Şaban Ayının Önemi ve Beraat Gecesi
Üç aylardan ikincisi Şaban ayıdır. Dinimiz bu ayı manevi bir iklim zamanı görmüş ve değer vermiştir. Peygamber Efendimiz de (s.a.s.) bu aya önem vermiş ve bu ayda daha fazla nafile oruç tutmuştur. Bu ayda niçin daha fazla nafile oruç tutmaya önem verdiğini şöyle ifade etmektedir: “İnsanların değerini bilemedikleri bu ayda ameller Allah’a arzedilir; ben amellerimin oruçlu iken Allah’a arzedilmesini arzu ediyor ve bu ayda oruç tutuyorum” (Nesâî, “Ṣavm”, 70). Ayrıca Ramazan ayı dışındaki en faziletli orucun Şaban ayında tutulan oruç olduğunu ifade etmiştir (Tirmizî, “Zekât”, 28) Fakat Hz. Peygamber (s.a.s.) Şaban ayının tamamını oruçlu geçirmemiştir. (Buhârî, “Ṣavm”, 52; Müslim, “Ṣıyâm”, 176-177)
Şaban ayının on beşinci gecesi Berat gecesidir. Müslümanların Allah (c.c.) tarafından bağışlanacağı umulduğundan bu gecenin özellikle ihya edilmesine ayrı bir önem verilmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) bu gecenin önemi ve ihya edilmesi hakkında şöyle buyurmaktadır: “Allah Teâlâ -rahmetiyle- Şaban’ın on beşinci gecesi dünya semasında tecelli eder ve Kelb kabilesi koyunlarının kılları sayısından daha fazla kişiyi bağışlar” (Tirmizî, “Ṣavm”, 39; İbn Mâce, “İḳāme”, 191). Diğer bir rivayete göre de Hz. Peygamber, “Şaban’ın ortasında gece ibadet ediniz, gündüz oruç tutunuz. Allah o gece güneşin batmasıyla dünya semasında tecelli eder ve fecir doğana kadar, ‘Yok mu benden af isteyen onu affedeyim, yok mu benden rızık isteyen ona rızık vereyim, yok mu bir musibete uğrayan ona âfiyet vereyim, yok mu şöyle, yok mu böyle!’ der” buyurmuştur (İbn Mâce, “İḳāme”, 191).
İslam âlimleri, Peygamber Efendimiz’in (s.a.s.) Şaban ayına ve özellikle bu ayın on beşinci gecesine ayrı bir önem vererek onu ihya ettiğine dair rivayetleri göz önüne alarak bu geceyi namaz kılarak, Kur’an okuyarak ve dua ederek geçirmenin sevaba vesile olacağını ifade etmişlerdir. Fakat bu geceye mahsus olmak üzere belli bazı ibadet ve kutlama şekilleri ihdas edip dini bir gereklilik haline getirmenin ise dinde yeri bulunmadığını söylemişlerdir. Ayrıca kaynakların belirttiğine göre Berat gecesine ait özel bir namaz da bulunmamaktır.
Ramazan Ayının Önemi ve Kadir Gecesi
Üç ayların sonuncusu Ramazan ayıdır. Ramazan ayı, Kur’an-ı Kerim ayıdır. Çünkü Kur’an-ı Kerim Peygamber Efendimiz’e (s.a.s.) bu ayda Kadir gecesinde inmiştir. Ramazan ayı oruç ayıdır. Dini açıdan oruç tutmasına meşru bir engel olmayan, akıllı, baliğ olan her Müslüman’ın yerine getirmesi gereken farz bir ibadettir. Allah (c.c.) orucun farziyetini ve takva bilincine vesile olması hususunda şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı.” (Bakara, 2/183). Peygamber Efendimiz (s.a.s.) Ramazan ayının fazileti ve önemi hakkında şöyle buyurmaktadır: “Mübarek Ramazan ayı size geldi. Yüce Allah bu ayda size oruç tutmayı farz kıldı. Bu ayda sema (cennet) kapıları açılır, cehennem kapıları ise kapanır ve şeytanların azgınları bağlanır.” (Nesâî, Sıyâm, 5); Kim inanarak ve karşılığını Allah”tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, Îmân, 28)
Ramazan ayında mübarek bir gece olan Kadir gecesi bulunmaktadır. Kadir gecesi Kur’an-ı Kerim’in kendisinde indiği, bin aydan daha hayırlı ve Allah’ın (c.c.) rahmetinin peyderpey indiği ve fecr vaktine kadar esenliğin olduğu hayırlı bir gecedir. Allah (c.c.) Kur’an-ı Kerim’de Kadir gecesinin fazileti ve önemi hakkında şöyle buyurmaktadır: “Şüphesiz, biz onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen ne bileceksin! Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.” (Kadr, 97/1-5)
Peygamber Efendimiz (s.a.s.) Kadir gecesinin önemli bir gece olduğunu ve günahların bağışlanmasına vesile olduğunu ifade etmiş ve bu konuda şöyle buyurmuşlardır: “Kim Kadir gecesini, faziletine inanarak ve alacağı sevabı Allah`tan bekleyerek ibadet ve taatla geçirirse geçmiş günahları bağışlanır” (Buhârî, Kadir, 1).
Dini kaynaklarımızda, Kadir gecesinde yapılması gereken özel bir ibadet bulunmamaktadır. Fakat bu gecede dua edilmesi, kaza namazların kılınması ve Kur’an-ı Kerim okunması ve tövbe ve istiğfar edilmesi gibi ibadet ve taatla geçirilmesi İslam âlimlerince tavsiye mahiyetinde uygun görülmüştür. Bir gün Ayşe (r.a.), Peygamber Efendimiz’e (s.a.s.): “Ey Allah’ın Resûlü! Kadir Gecesi’nin hangi gece olduğunu bilecek olursam, o gece nasıl dua edeyim?” diye sormuş, Efendimiz de: “Allah’ım! Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin. Beni bağışla!” diye dua et!” buyurmuştur. (Tirmizî, Deavât, 84)
Üç Ayların İhya Edilmesi
Rahmet, mağfiret ve bereketli olan üç ayların manevi iklimini idrak ve ihya edilmesi önemli bir husustur. Müslümanın manevi iklim dilimini fırsat bilip Peygamber Efendimiz’in (s.a.s.) bize gösterdiği ve bildirdiği şekilde ihya edilmesi uygun bir davranış olacaktır. Üç aylarda yerine getirilmesi uygun görülen ibadetler şu şekilde ifade edilmiştir:
- Kaza, Kefaret ve Nafile Orucu Tutmak: Üç aylardan Recep ve Şaban aylarında kazaya kalmış veya nafile oruç tutmak uygun bir ihya yönü olabilmektedir. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) Şaban ayında, diğer zamanlara göre daha fazla nafile oruç tutardı. Ama sözkonusu iki ayın tamamını oruçlu geçirmemiştir.
- Kur’an-ı Kerim Okumak: Ramazan ayı, muttakilere rehber, hak ve batılı birbirinden ayıran ve gönüllere şifa olan Kur’an-ı Kerim ayıdır. Bundan dolayı üç aylar, Kur’an-ı Kerim’in okunması, anlaşılması ve hayatımıza yön vermesi açısından bir başlangıç zamanı yapılmalıdır.
- Nefis Muhasebesi Yapmak: Müslüman, ahiret günü mahşerde hesaba çekilmeden önce dünyada nefsini hesaba çeken kişidir. Nefis muhasebesini her an ve her gün yapmayı hayatının bir ahlakı haline getirmelidir. Allah (c.c.) Kur’an-ı Kerim’de nefsin takva sahibi olma ve günah işleme duygusuyla bezendiği, nefsini tezkiye edenin kurtuluşa erdiği ve onu kötülükle kirletenlerin ziyana uğradığı hususunda şöyle buyurmaktadır: “Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir. Onu kötülüklere gömüp kirleten kimse de ziyana uğramıştır.” (Şems, 91/7-10). Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Akıllı kişi kendisini hesaba çeken ve ölümden sonrası için çalışandır. Âciz kişi ise arzularına uyup bir deAllah’tan (bağışlanma) umandır.” (Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 25)
Üç aylar nefis muhasebe ve tezkiyesinin yapılması için bir fırsat olup iyi bir şeklide değerlendirilmesi gerekmektedir.
- Tövbe Edip İstiğfarda Bulunma: İslam, işlenilen günahlar için Allah’a (c.c.) usulüne ve adabına uygun bir şekilde tövbe edip O’ndan af dilemek yapılması gereken faziletli bir ibadet olarak öngörmektedir. Müslüman olarak günlük hayatta çeşitli sebeplerle günah işlenmektedir. İşlediği bu günahlar için Tevvab ve Ğaffar olan Allah’tan (c.c.) af ve mağfiret dilemesi gerekmektedir. Nitekim Allah (c.c.) işlenilen günahlara karşı samimi bir şekilde tövbe edilmesi gerektiği hakkında şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler! Allah’a içtenlikle tövbe edin. Belki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter ve peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar.” (Tahrîm, 66/8). Peygamber Efendimiz (s.a.s.) tövbenin yapılmasının gerekliliği hakkında şöyle buyurmaktadır: “Ey insanlar! Allah’a tövbe edin ve O’ndan istiğfar dileyin. Ben günde yüz defa tövbe ederim” (Müslim, Zikr, 42)
Rahmetin, mağfiretin ve affın fazla olduğu üç aylar, Allah’a (s.a.s.) tövbe edip O’ndan günahların bağışlanması için istiğfar dilemek manevi bir fırsat olup bunun iyi değerlendirilmesi gerekmektedir.
- İbadetle Meşgul Olmak: İnsan Allah’a (c.c.) ibadet yapmak için yaratılmıştır. Müslüman fert söz konusu gayenin farkında olup onu en güzel biçimde yerine getirmeye çalışmalıdır. Üç ayların manevi ikliminden hakkıyla istifade edilmesi , kazaya kalmış veya nafile ibadetlerin eda edilmesi için gayret gösterilmesi uygun bir davranış olacaktır.
Sonuç olarak üç aylar diye ifade edilen Recep, Şaban ve Ramazan ayları feyizli, manevi değeri fazla olan ve dini kültürümüzde önem verilmiş mübarek zaman dilimleridir. Bu hayırlı üç ayların dinimizin uygun gördüğü ve gösterdiği şekilde idrak edip ihya etmek gerekmektedir.
Rabbim üç ayları hakkıyla idrak ve ihya edebilmeyi bizlere nasip eylesin!
Cumamız Mübarek Olsun