Dededen Toruna Devam Eden Bir Gelenek
Gaziantep’in Nizip ilçesinde yaşayan Hanifi Danaoğlu, saraç ustalığı geleneğini tam 37 yıldır sürdürüyor. Dedesine ait iş yerinde eyer, semer ve palan üretimi yapan Danaoğlu, bu ata mesleğini büyük bir özenle icra ediyor. Türkiye’nin 81 ilinden gelen siparişlere cevap veren usta, özellikle hayvancılığın yaygın olduğu bölgelerde mesleğine olan ilginin devam ettiğini belirtiyor.
Saraççılık Neden Yok Oluyor?
Osmanlı döneminde revaçta olan saraççılık, günümüzde atların gündelik hayattaki önemini yitirmesiyle yok olmaya yüz tutmuş meslekler arasında yer alıyor. Hanifi Danaoğlu, “Bu meslek bize hiçbir zaman sırtını dönmedi ama artık eski ihtişamını kaybetti” diyerek mesleğinin son demlerini yaşadığını ifade ediyor. Mesleği devam ettirecek kimsenin olmadığını da belirten Danaoğlu, "Son nesil benim" diyerek gelecekte bu sanatın tamamen unutulabileceğine dikkat çekiyor.
Hayvancılık ve Tarımın Azalması İşleri Nasıl Etkiledi?
Danaoğlu, tarım ve hayvancılığın azalışının saraççılık üzerindeki etkilerini şöyle açıklıyor: “Benim çocukluğumda Nizip’te 20 saraç ustası vardı. Şimdi ise sadece iki kişi kaldık. Tarla sürmede traktörler, yük taşımada ise arabalar atların yerini aldı. Bu da bizim işimizi azalttı.”
Cirit Sporu Mesleğe Umut Olabilir mi?
Atların artık gündelik hayattan çekilmesine rağmen, cirit gibi sporların yaygınlaşması sayesinde meslek bir nebze canlanıyor. Danaoğlu, bu spor dalları sayesinde ürettiği eyer ve diğer ürünlere ilginin yeniden arttığını dile getiriyor. Ancak bu ilginin kalıcı olması için saraççılık mesleğinin desteklenmesi gerektiğini vurguluyor.
El Emeği, Göz Nuru Ürünler
Yedi yaşında başladığı meslekte uzmanlaşan Danaoğlu, ürünlerini tamamen el emeğiyle üretiyor. Her bir eyer, semer ve palan büyük bir dikkat ve özenle hazırlanıyor. Bu geleneksel yöntemler, saraççılığı hem kültürel hem de sanatsal bir zanaat haline getiriyor.
Son Ustanın Mesajı
Danaoğlu, mesleğinin geleceği konusunda umutlu olmamasına rağmen, son ana kadar bu geleneği yaşatmakta kararlı. Meslek, zorlu koşullara rağmen sadece geçim kaynağı değil, aynı zamanda bir kültür mirası olarak da önemini koruyor.İHA