CAMİ VE İLİM

Mahmut Yıldızbaş
Mahmut Yıldızbaş

MY.BAŞ2163

CAMİ VE İLİM
01-10-2020

İslam medeniyetinde camiler/mescitler, Hz. Peygamber (s.a.s.) zamanından günümüze kadar hayatın ve toplumsal yaşamın merkezi olmuştur. Camiler/mescitler diğer toplumsal fonksiyonlarının yanı sıra asr-ı saadetten günümüze kadar birer eğitim ve öğretim kurumu olma vasfını da taşımışlardır. Bu manada, Müslümanların ilk eğitim ve öğretim kurumunun camiler/mescitler olduğunu söylemek mümkündür. Hz. Peygamber’in (s.a.s.) Medine’de inşa ettiği Mescid-i Nebi ile başlayan bu süreç, fethedilen veya İslam’ı kabul eden bölgelerde yapılan camiler/mescitlerle devam etmiştir. Özellikle cuma namazı kılınan cami ve mescitler, hem bir ibadet mekânı hem de İslam’ın anlatılıp öğretilmesi için birer eğitim ve öğretim kurumu olarak büyük hizmetler ifa etmişlerdir. (Diyanet Aylık Dergi, Sayı: 357, Eylül 2020, Sh. 11)

Kur’an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerde ifade edildiği üzere cami/mescidin inşa ve imar edilmesi hayırlı bir iş ve salih bir ameldir. İslam tarihi boyunca Müslümanların yaşadığı her yerde iman ve ibadet, birlik ve beraberlik ve kültür ve ilim merkezi olan cami/mescidin inşa edildiği görülmektedir.

İslam, ilme, ilim öğrenmeye ve ilim adamlarına büyük bir değer vermiştir. Bundan dolayı ilk emri “Oku” olan bir dinin inananları olarak Müslümanlara ilmi çalışmalar içinde olmasını ifade etmiş ve teşvik etmiştir.

Cami/Mescid İslam medeniyetinin ve kültürünün temelidir. Hz. Peygamber (s.a.v.) Medine-i Münevvere’ye teşrif buyurunca yaptığı ilk çalışma imanlı gönüllerin birliğini sağlandığı, günde beş vakit ezanla tevhid ve dünya ve ahiret kurtuluşunu ilan edildiği, verilen vaaz ve hutbelerle bilgili ve bilinçli bir toplumun temellerinin atıldığı ve İslam toplumunun birlik, beraberlik ve kardeşliğini sağlandığı manevi bir mekan olan Mescid-i Nebi inşa etmesiydi.

Kur’an-ı Kerim’de Hz. Peygamber’in (s.a.v.) sünnet-i seniyyesinde camilerin/mescitlerin ancak mü’minler tarafından imar edilmesi ifade edilmektedir. Sözkonusu imarı caminin/mescidin fiziki yapısının ortaya konulması anlamı taşıdığı gibi o mübarek mekânda namaz kılmak, Kur’an-ı Kerim okumak ve ilmi ve kültürel çalışmalarda bulunmak suretiyle manevi imar etmek manasını içermektedir.

Mescid-i Nebi ifa ettiği çalışmaları ve fonksiyonlarıyla diğer mescitlere örnek bir model konumundaydı. Mescid-i Nebi bir taraftan ibadetin eda edildiği bir mabet, diğer taraftan sosyal alanda her türlü konunun istişare edildiği bir meclis, kararların alındığı bir merkez konumdaydı. Ayrıca Hz. Peygamber (s.a.v.)’e indirilen vahyin Müslümanlara tebliğ edildiği ve ilmi çalışmaların yapıldığı bir eğitim merkeziydi.

Mescid-i Nebi’de Hz. Peygamber (s.a.v.) tarafından özel ilmi bir çalışma alanı olarak oluşturulan Suffe bölümü bulunmaktaydı. Burada kalan ve din eğitim alan öğrencilere ashâb-ı suffe denilmektedir. Hz. Peygamber (s.a.v.) ashâb-ı suffeye dini konularda ilmi bir çalışma olarak eğitim vermekteydi. Nitekim Abdullah b. Ömer ve Abdullah b. Mes’ud başta olmak üzere fıkıh, tefsir, hadis gibi ilim dallarında önemli isimler olarak öne çıkan birçok sahabe de Suffe’den yetişmiştir.

Mescid-i Nebi’de Hz. Peygamber (s.a.v.) eğitim-öğretim amacıyla düzenlediği meclislere erkeklerin yanı sıra kadınlar da yoğun olarak katılmışlardır. Hatta kadınlar Hz. Peygamber (s.a.v.) mescitte ilim öğrenmek için kendilerine özel bir gün tahsis etmesini istemişlerdir. Hz. Peygamber (s.a.v.) de özel bir gün belirleyip vaaz ve nasihat ederek onların eğitimleriyle meşgul olmuştur. (Buharî, İlim, 35; Müslim, Birr, 152.) Böylece asr-ı saadetten beri mescit ve camiler sadece ibadet mekânı olarak düşünülmemiş, bilgi, hikmet ve irfan merkezleri olarak varlığını devam ettirmiştir.

Hz. Peygamber (s.a.v.) çalışmalarıyla mescit ve camiler her düzeyde ilmi faaliyetlerin yapıldığı önemli bir bilgi ve tefekkür merkezi olmuştur. Hz. Peygamber (s.a.v.) bir gün mescide girdiğinde bazı sahabeler tilavet ve dua ile, bir kısmı ise ilimle meşgul olan iki topluluk görünce, her iki grubun da hayırlı bir işle meşgul olduğunu ifade ettikten sonra “Ben muallim olarak gönderildim.” buyurarak ilimle meşgul olanların yanına oturmuştur. (İbn Mâce, Sünen, 17)

İslam tarihinde bakıldığında Müslümanların yaşadığı yerlerde camilerin/mescitlerin yanında dini ve fenni ilimlerin öğretildiği medreselerin, üniversitelerin ve mekteplerin yapıldığı görülmektedir. Bunların örneklerini ülkemizde ve İslam ülkelerinin çeşitli şehirlerde bulunan tarihi camilerde görülmektedir.

Yukarda ifade edildiği üzere cami, ilmin, hikmetin ve ibadetin mekânıydı. Günümüzde de camilerin/mescitlerin tarihi işlevine ve fonksiyonuna kavuşması için çalışmaların yapılması gerekmektedir. İnşa edilecek camilerin/mescitlerin hayatın ve toplumun merkezine hitap edecek bir yapıda olacak şekilde bir projeyle imar edilmesi uygun çalışma olacaktır. Müslümanların ilmi çalışmalar içinde olması ve ailesini de bilme ve ilme yönlendirmesi huzurlu, mutlu ve güvenli bir toplumun meydana gelmesinin temeli ve esasıdır.

1-7 Ekim tarihleri arasında her yıl Diyanet İşleri Başkanlı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğümüz tarafından çeşitli etkinliklerle “Camiler ve Din Görevlileri Haftası” olarak kutlanılmaktadır. Bu vesileyle, minberde, mihrapta ve Kur’an kursunda özveriyle çalışan ve gayret gösteren tüm din görevlilerimizin haftasını tebrik ederim. Emekli olup hayatta bulunanlara sağlık ve afiyet içinde hayırlı ömürler, vefat edenlere de Yüce Allah’tan rahmet dilerim.

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?