Kurban kelimesi Arapça bir sözcük olup “yakınlaşmak, yakın olmak” anlamlarına gelmektedir. Dini terminolojide ise “kendisiyle Allah’a yaklaşılan şeyi” özel olarak da “Allah’a yakınlık sağlamak, yani ibadet (kurbet) amacıyla belli vakitte belirli cinsten hayvanları kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı” ifade eder.
Kurban ibadeti, insanlık tarihi kadar eski olup ilk insan ve peygamber Hz. Adem (a.s)’den son peygamber Hz. Muhammed (s.a.s.)’e kadar gelmiş ve geçmiş tüm ilahi, uygulaması farklı olmakla beraber bulunmaktadır. Nitekim kurban ibadetinin kadim bir ibadet olduğu hususunda Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır “Biz her ümmete kurban kesmeyi meşrû kıldık ki kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine Allah’ın adını ansınlar. Sonuç itibariyle hepinizin mâbudu tek bir tanrıdır. Şu halde yalnız O’na teslimiyet gösteriniz. Sen de Allah’ın buyruklarına içtenlikle teslimiyet gösteren kimseleri müjdele!” (Hac, 34)
Kur’an-ı Kerim’de kurban olgusunun ilk örneğini ve uygulamasını Hz. Adem (a.s.)’in iki oğlu olan Habil ile Kabil’in Allah (c.c.)’a adadıkları husus görülmektedir. Bu konu hakkında Kur’an-ı Kerim ‘de şöyle buyrulmaktadır “Bir de onlara Âdem’in iki oğlunun haberini gerçeğe uygun olarak anlat: Hani ikisi de birer kurban sunmuşlar, birininki kabul edilmiş, diğerininki kabul edilmemişti....” (Mâide, 27). Kurban olgusunun ikinci örneği de Hz. İbrahim (a.s.)’in hayatında yer almaktadır. Söz konusu olayı Kur’an-ı Kerim şöyle ifade etmektedir “Çocuk, babasıyla beraber iş güç tutacak yaşa gelince babası ona, “Yavrucuğum” dedi, “Rüyamda seni kurban ettiğimi gördüm; düşün bakalım görüşün ne olacak?” Dedi ki: “Babacığım! Sana buyurulanı yap; inşaallah beni sabredenlerden biri olarak bulacaksın. Her ikisi de (ilâhî buyruğa) teslim olunca ve babası onu yüzüstü yatırınca, “Ey İbrâhim” diye ona seslendik; “Tamam, rüyanı gerçekleştirmiş oldun.” İşte iyileri biz böyle ödüllendiririz. Bu, kesinlikle apaçık bir imtihandı. Biz, (oğlunun canına) bedel olarak ona iri bir kurbanlık verdik.” (Sâffât, 102-107)
Kurban, mülkün sahibi olan Allah (c.c.)’ın kullarının kendilerine emanet olarak verilen mal karşısındaki durumunu ortaya koyma sınamadır. Ya Habil gibi mülkün sahibinin farkında olup malın en iyi ve kalitelisini Allah (c.c.) yolunda adayıp sadakatini gösterip kurbiyeti kazanmaktadır; veya Kabil gibi mülkün sahibini unutup sadakat göstermeyip kurbiyeti kaybetmektedir.
Kurban, her şeyin sahibi olan Allah (c.c.)’a, tüm şeytani desiselere ve kandırmalarına rağmen Hz. İbrahim (a.s.) gibi bir itaat ve Hz. İsmail (a.s.) gibi bir teslimiyet sembolü ve örneğidir.
Kurban ibadeti, helal ve haram bilincini müminlere kazandıran bir takva mektebidir. Kurban edilen hayvanların etlerinin ve kanlarının Allah (c.c.)’a ulaşmadığı fakat infak, teslimiyet ve itaat şuurunun bir sembolü olan kalpteki takva bilincinin O (c.c.)’a ulaştığı hususunda Kur’an -ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır “Onların ne etleri Allah’a ulaşır ne de kanları; O’na ulaşacak olan sadece sizin takvânızdır. İşte Allah onları sizin istifadenize verdi ki size doğru yolu göstermesinden ötürü O’nu tâzimle anasınız. İyilik yolunu tutanları müjdele!” (Hac, 37)
Kurban bayramı günlerinde yerine gerildiğinde Allah (c.c.)’ın en çok sevdiği ve yerine gereken ibadetin kurban ibadetidir. Hz. Âişe (r.a.)’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Âdemoğlu kurban günü Allah katında kurban kesmekten daha güzel bir amel işlemez. Kurban, kıyamet günü boynuzları, kılları ve tırnaklarıyla (sevap olarak) gelir. Kurban, henüz kanı yere düşmeden, Allah tarafından kabul edilir. Bu sebeple kurban kesme konusunda gönlünüz hoş olsun, (bu iş size zor gelmesin).” (Tirmizî, Edâhî, 1)
Kurban İbadeti ve Hidayete Vesile Olmak
Türkiye Diyanet Vakfımız ile Diyanet İşleri Başkanlığımız işbirliğiyle 1993 yılından beri “Kurbanını Paylaş Kardeşinle Yakınlaş” temasıyla Vekaletle Kurban Kesim organizasyonu düzenlemektedir. Bu organizasyon sayesinde, Kurban bayramında ülkemizdeki ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza yapılan yardımların yanı sıra, bayram sevincini mazlum ve mağdur coğrafyalara taşınmakta, yeryüzündeki bütün kardeşlerimizi birbirine yakınlaştıran Kurban ibadeti sayesinde adını bile duymadığımız ülkelerde hiç görmediğimiz ve tanımadığımız kardeşlerimize hayırsever halkımızın yardım eli uzatılmakta ve selamları ulaştırılmaktadır.
Yeryüzünde iyiliğin, ümmet coğrafyasında birlik, beraberlik ve kardeşliğin yayılmasını hedeflemiş ve bunun için tüm gönüllüleriyle çalışan Türkiye Diyanet Vakfı, ümmetin bir parçası olan, şefkat, rahmet ve kardeşlik elinin uzanmasını bekleyen mağdur ve mazlum coğrafyalara yardım elini hayırsever vatandaşlarımızın desteğiyle uzatmaktadır.
İşte yardım elinin uzadığı ümmet coğrafyasından yerlerden biri de Senegal’dir. Senegal batı Afrika’da yer alan, uzun süre batılı ülkelerin sömürgesine maruz kalmış, insanları köleleştirilmiş ve halkının çoğunluğu Müslüman olmakla beraber, tarih içinde Hristiyan misyonerleri tarafından yapılan misyonerlik faaliyetleri çerçevesinde bir kısmı Hristiyan olmuş bir ülkedir.
Türkiye Diyanet Vakfı’mıza vekaletle kurban kesme organizasyonu kapsamında yapılan kurban bağışlarının bir kısmı Senegal’de bulunan ihtiyaç sahibi Müslümanlara dağıtılmak üzere oraya gönderilmişti. Kurbanlar, vatandaşlarının bir kısmı Müslüman diğer bir kısmı da gayrimüslim olan bir kasabada kesilecekti. Görevliler tarafından gereken hazırlıklar yapıldı. Satın alınan kurbanlıklar, kesimhaneye getirildi ve vekâlet verenlerin isimleri tek tek okundu. Besmele çekilip tekbirler eşliğinde kurbanlıklar tek tek dini kurallara ve sağlık şartlara dikkat edilerek kesildi. Kesim işleminden sonra, daha önce tespit edilen ihtiyaç sahibi Müslüman ailelere etler dağıtılmaya başlandı.
Kasabada bulunan gayrimüslim vatandaşlar, anlamlı ve maneviyat dolu bu vekaletle kurban kesim ve dağıtım işlerini şaşkınlık ve hayretler içinde izliyorlardı. Bu esnada gayrimüslim vatandaşlardan yaşlı birisi TDV gönüllü görevlisinin yanına geldi ve ona “Yapılan bu işlemlerin ne olduğu, nereden geldiklerini ve niçin hayvanları kesip vatandaşlara dağıttığına” dair merak içerikli sorular sordu. TDV gönüllü görevlisi, yaşlı adama “Türkiye’den geldiklerini, bir hayır kurumu olan Türkiye Diyanet Vakfı’nda gönüllü olarak çalıştıklarını, İslamiyet’te Kurban ibadetinin olduğunu, Müslüman olan birisi bu ibadeti yaşadığı yerde yerine getirebildiği gibi ihtiyaç duyulan başka yerlerde vekâlet vermek suretiyle yerine getirebilmektedir.” dedi.
TDV gönüllü görevlisi sözlerine şöyle devam etti: “Biz de, vakfımıza vekâlet veren Müslümanlar adına, ihtiyaç olduğu tespitinden dolayı kurbanları burada kesip dağıtmaktayız.” Soruyu soran yaşlı adam ikna edici şekilde verilen cevaplar karşısında çok şaşırdı ve gözyaşlarına boğuldu. O da, bu ruh hali içinde TDV gönüllü görevlisine şöyle dedi: “Avrupa’da veya başka bir yerde bulunan dindaşlarımızın böyle bir organizasyon gibi çalışma yapmaları, buralara gelip ihtiyaç sahiplerine hayır dağıtmaları karşıladığımız bir durum değildir.”
Yaşlı adam, sözlerine şöyle devam etti: “Ben burada yaşayan bir kabilenin ileri geleniyim. Geçen yıl geldiğinizde bu faaliyetinizi göremedim. Fakat kabileden bazıları durumu anlattılar. Çok şaşırmıştım. Bu yıl tekrar geldiklerinde bu kurban kesim ve dağıtım faaliyetlerini izleyeceğim dedim. Bu yıl yaptığınız çalışmaları gözlemledim ve izledim. Gerçekten takdire şayan bir çalışma ve faaliyettir.” dedi ve izin isteyerek oradan ayrıldı.
Yaşlı adam, bu insani, imani ve erdemli iyilik hareketinin anlamlı davranışlarını ve faaliyetlerini değerlendirmek üzere kabilenin ihtiyar heyetiyle biraraya gelir. Kabilenin ihtiyar heyeti, “Bu kasabada yaşayan Müslümanlar’dan bir zarar görmediklerini, ihtiyaç olduğunda kendilerine yardım elini uzattıklarını ve Türkiye’den gelen Türkiye Diyanet Vakfı hayır kurumunun da sosyal hizmetler çerçevesinde ve imkânları dâhilinde buradaki insanlara yardımcı olmaya çalıştıklarını” ifade ettiler.
Uzun bir süredir manevi bir arayış içerisinde olan kabile Müslüman olmaya karar verir. Bu kararlarını TDV gönüllü görevlileriyle paylaşır. Bir ihtida merasimi düzenlenerek 600 kişilik Hristiyan kabile Müslüman olur. Müslüman olan Senegalli bu insanların çocukları başkent Dakar’da açılan Kur’an kursunda hafızlık eğitimi almaya başladılar.
Allah (c.c.) için yapılan hizmetler kalplere hitap eder. Bunun neticesinde manevi ve ahlaki değişimlere sebep olur. Çeşitli yerlerde yapılan yardım faaliyetleri ihtida olaylarına vesile olur ve güzel tablolara sahne olur. İnsanların hidayetine vesile olmak faziletli ve salih bir ameldir. Hz. Peygamber (s.a.s.) bu konuda şöyle buyurmaktadır: “Allah’a yemin ederim ki, senin sayende Allah’ın bir tek kişiye hidayet vermesi senin için kırmızı develerin olmasından daha hayırlıdır.” (Buhârî, Fezâilü’l-Ashâb 9, Meğâzî 38)
Bu itibarla, yerine getireceğimiz kurban ibadetimizin Allah (c.c.)’a kurbiyetimize ve teslimiyetimizi sağlamaya, dünyanın farklı yerlerinde bulunan mazlum, mağdur ve mağdur kardeşlerimizin gönül dünyalarına şefkat ve merhamet ile dokunmaya ve manevi ve ahlaki arayış içinde olan insanların hidayetlerine vesile olacak şekilde eda etme niyetiyle yerine getirmek nasip eylesin Rabbimiz.