Türkiye’de bu hükümet döneminde yapılan en güzel işlerden biride toplulaştırılma ile ilgili yönetmeliği çıkartılarak, arazilerin toplulaştırmaya başlatılmasıdır. Ancak merkezde çıkarılan yönetmelik kararları taşraya gelinceye kadar yönetmelik namına bir şey kalmamaktadır. Yönetmeliğin ilk çıkış zamanında torpilli firmalar tarafından paylaşılarak yönetmeliği sahada uygulamadılar. Toplulaştırma görevi daha sonra DSİ Bölge Müdürlüklerine devredildi. DSİ Bölge Müdürlükleri ise klasik bürokrasi anlayışı ile işi yavaştan alarak bir ayda yapılacak işleri, iki-üç yıla yaydılar. Kısacası devraldıkları işi de uzun süreye rağmen de nihayete erdirmediler.
Siverek bölgesinde yönetmeliğin gereğini saha uygulamadıklarından köylüleri karşı karşıya getirdiler. Eskiden köylüler, kendi aralarında yaptığı paylaşıma da saygı duyarlardı. O eski gelenek ve kültür de kalmadı. Ya toplulaştırma yapılacak ya da tarlasını sürerken sıkıntılar çıkacaktır. Örneğin bir şahsın toplam arazisi 150 dönüm ise bunun ancak ¼ sürebilmektedir. Oda kendi arazisi değil emanet bir arazi sürer gibi bir davranış içinde olur. Çünkü arazi müşterek olup 30- 50 parça olmaktadır. Arazi toplu bir yerde olmadığından dolayı koyu vuramaz ve istediği bakımı yapamadığından dolayı istediği verimli üretimi de elde edemez. Eğer toplulaştırma olsaydı. 150 dönümü tek parça ya da iki parça olurdu. Koyuda vurabilirdi. Yılda iki üç üründe kaldırabilirdi. Bugün hiçbir köylü kendi arazisini sulamak için koyu vuramıyor, çünkü müşterek olduğu için işlemin durdurulması, birinin bir dilekçesine bağlıdır. Onun için kimse o sıkıntıyı göze almıyor.
Her bir vatandaşın arazisi 20, veya 50 parçadır. Bazı parçaları 250 m, 500 bazısı da biraz fazladır. Tüm insanlar iyi niyetli olmayabilir. Bu şekilde kötü niyetli insanlara fırsat verilmiş olur. Bugün Güneydoğu’da ve Doğu Anadolu’da kavgaların çoğu arazi kavgalarıdır. Bölgede yeterince hukuk işletilmediği için sorunları herkes kendi gücüne ve kendi menfaatine göre sahada uygulamaya kalkıştığında, İşte sorunların çözümü hukukla değil de herkes kendi yöntemine göre çözüm ararsa bu iş çözümsüzlüğe gider. Çünkü buda başkasının hakkına tecavüz etme olasılığı yüksektir. Sonuç olarak bu yöntem köylülerde huzursuzluk ve kavgaların temel kaynağı olmaktadır.
Hukuk içinde problemleri çözemediğimiz için sonuç kavgalar ve kan davaların oluşmasına sebebiyet verilmiş olur. Bu davalarda bir asır devam eder. Hem devlet başka işlerle uğraşmaları gerekirken bu tür işlere zaman harcadığı gibi maddi zaralar da sebebiyet verilmektedir. Güvenlik, adalet görevlileri mesainin çoğunu bu sorunlarla haşir neşir olurlar. Cezaevleri bunlarla dolmaktadır. Ancak devlet burada varlığını gösterdiği zaman tüm bu sıkıntılar ortadan kalkacaktır.
Diğer taraftan sürülmeyen tarlalar milli hasılatının hanesine eksi olarak geçmektedir. Bugün gerçekten hakkıyla toplulaştırma yapılmış olsaydı. Burada devlet varlığını göstermiş olsaydı. Gerçekten çok şeyler değişirdi. Burası cennet gibi bir yer olurdu.
Devlet isterse en güzel bir şekilde bu işi yapar, iyi niyetli olmayan kötü insanlara da fırsat verilmemiş olur. Her yerde iyi insan olduğu gibi , iyi niyetli olmayan insanda var. Ancak devletin hukuku caydırıcı olduğu zaman kötülerin, kötülük yapma fırsatı verilmemiş olur.
Bir örnek verelim. Siverek’te her yılbaşında binlerce mermi atılırdı. Silah atmak istemeyende atmak zorunda bırakılırdı. O da caydırıcı amaçlı olarak o işe ortak olurdu ve binlerce mermi atılırdı. Bu yıl, yanı 2024 girdiğimizde silahlar sıkılmadı, kendimi batının deniz kıyısında bulunan modern bir ilçede zannettim. Silahlar niye sıkmadılar. Siverek’e yeni atanan ilçe Kaymakamı Musa AYDEMİR burada devletin varlığını gösterdi. Kimseye de baskı yapmadı ama devletin hem şefkat yüzünü gösterdi hem de anlamayana da devletin adaletini ve gerektiğinde hukuki yüzünü göstereceğini ifade ettiler. İlk olarak Siverek’te böyle sakin bir yılbaşı geçirdik. Bu yüzden Sn. Kaymakamımızı tebrik eder, diğer devlet görevlerine örnek olmasını temenni ederim.
Siverek Kaymakamında ve Şanlıurfa Valiliğimizde istediğimiz, Hasırlı köyünde ve diğer köylerde toplulaştırmayla görevli olan DSİ bölge Müdürlüğünün toplulaştırmanın tekrar başlatılması hususunda gerekli talimatın verilmesi, ülke ve millet menfaatine olacaktır. Hem de köylüleri genel olarak bu sıkıntıdan kurtarılmış olacaklardır. İnsanlar huzur içinde işlerini ve arazilerini daha verimli hale getirme çabası içinde olacaklardır. Tarımda girdi ve üretim artırılarak bölgesel olduğu gibi Türkiye’nin üretimine katkı sağlayarak, insanlarımızın refah içinde yaşamlarını sürdürülmesini sağlayacaktır. Ayrıca da arazi konusunda meydana gelen sıkıntılardan kurtulmuş olacaktır. Bu konuyu Vali Bey’le görüşmek isterdim ancak… 9.2023 tarihinde almış olduğumuz randevu hala Vali Bey’in gündemi yoğunluğu sebebiyle sıra bize gelmemiştir. Bu arada köylüler her türlü kötülüğü birbirine yapma fırsatını kollamaktadırlar. Ancak devlet bu toplulaştırmayı yaparsa araziler yüzünde meydana gelen sıkıntılarda ortadan kalkmış olacaktır.
Bölgemizde; toplulaştırma kararı verildiğinde, Hasırlı köyüne giderek bu konuda firmanın yapması gereken işi biz yaptık. Köylülerimize toplulaştırmanın faydalarını anlatarak ikna ettik. Köylüler kendi aralarında anlaşarak sisteme girişleri yapıldı. Üç yıla yakın süreç içinde köylüler toplulaştırma sonucunda tapusunu beklerken, görevliler işlerini yapmadıklarından dolayı köylülerinde sonunda toplulaştırmanın gerçekleşeceğini inanmayarak birbirini şikâyet ettiler. Görevlilerde işin kolayına kaçarak toplulaştırmayı durduruldular. Tekrar başlatılarak adaletli bir şekilde yönetmeliğin gereği yapılırsa resen de yapılabilir. Bu yazımın amacı bölgedeki sıkıntının kaynaklarından birini dile getirdim ve çözüm konusunu da ifade ettim. Amaç bugüne kadar meydana gelen sıkıntıları azaltmak, bununla beraber devlet kurumlarına, bu sıkıntılardan meydana gelen iş yoğunluğu ve zararı azaltmaktır. Bu benim için bir kamu hizmeti anlayışıyla bu yazıyı kaleme aldım. İnşallah ilgili kurumlar bunları dikkate alarak bu işi bitirirler.