BEDELİ AĞIR OLSA DA İYİLİK YAPMAK BİR ERDEMDİR...

Hasan Baydilli
Hasan Baydilli
BEDELİ AĞIR OLSA DA İYİLİK YAPMAK BİR ERDEMDİR...
20-07-2024

Siverek'ten Adıyaman yoluna girdiğinizde yaklaşık 5 kilometre gittikten sonra sol tarafta iki katlı bazalt taşlı bir binaya gözünüz çarpar.

Çıplak ve Yalın bir bina...

Ancak binadan ziyade, kırmızı zemin üzerine sarı renkle yazılı bir tabela ve üzerinde büyük harflerle ÜCRETSİZ FREE ve alt kısımda çay ve çorba kasesi fotoğraflarının bulunduğu yazı dikkatinizi çeker.

Defalarca kullandığım bu yolda, benim de dikkatimi çekmişti bu yazı.

Geçenlerde Adıyaman yolu dönüşünde merak ettiğimiz bu yeri arkadaşlarla ziyaret etmeye karar verdik. Bina asfalt yola çok yakın bir yerde. Arabamızı binanın önüne park edince, kapısız ve bahçe duvarının dahi bulunmadığı evden 40-45 yaşlarında aydınlık ve güler yüzüyle, sakalları ağarmış genç bir arkadaş bizi karşıladı. Yanında duran iri köpeği ile birlikte bizi buyur etti. Arkadaş beni tanıyormuş, ama ben onu İlk defa görmüştüm. Açıkçası ilk gördüğüm halde kanım ona ısınmıştı. Sonradan iki genç daha geldi.

Merak ettiğimiz üzere önce evi gezdik. İlk katta kitaplık görünce açıkçası çok sevindim. Bana bir kitap yazdığını da söyledi, "Yola düşen umutlar-1" yaşadıklarını, gördüklerini, anılarını yazmış bu kitapta. Kitabını aldım, emeği için tebrik ve teşekkür ettim kendisine.

Üst kata geçtik ve ısrar üzerine oturduk. Bize ikramda da bulundular sağ olsunlar. Sonra da esas merakımızı gidermek için "neden ücretsiz hizmet?" konusunu kendisine açtım.

Belki de benim gibi onlarca insanın merak ettiği bu soruyu ben de sormuştum ona.

Kısaca anlatmaya çalıştı;

"Ben dedem ve ninemin yanında büyüdüm. Dedem iyilik sever bir insandı. Köyümüz ana yola çok yakındı, ama susuzluk çekiyorduk. Dedem iki ineğini satarak bir kuyu açmıştı. Hem köylüler, hem kervanlar hem de yolda geçenler su ihtiyaçlarını karşılıyordu. Zamanla yollar değişti, kervanlar kalmadı. sulu tarıma geçilince her tarafa artizyen kuyuları vuruldu.

Ama dedemin yaptığı iyilik hiçbir zaman unutulmadı. Ben de ölen dedemden gördüğüm o iyiliğin devamını sağlamak için burada yoldan geçenlere su, çay ve çorba ikramı yapmaya çalışıyorum. Aslında dedemden kalan kuyu değildi, iyilikti. Ben de bunu devam ettirmek istedim.

İkincisi, beni en çok etkileyen husus ise;

6 Şubat'ta meydana gelen depremdi. Depremin vahametini duyunca bir grup arkadaşla birlikte deprem bölgesine gitmeye karar verdik. Eli boş gitmek olmazdı. Herkes bir şeyler aldı, ben de 20 kilo mercimek alarak deprem bölgesine gittik. O manzarayı görünce tüm arkadaşlar duygulanıp ağladık. Ancak dışarıda, soğukta üşüşen insanları görünce hemen getirdiğimiz kazanda çorba yapmaya koyuldum. Arkadaşlar da hazırlıklarını yaptıktan sonra el birliği ile çorbamızı kaynattık. Sokakta kalanlara çorba dağıtmaya başladık. Öğlene kadar yaklaşık 5.000 kişiye çorba ekmek verdik. Oradaki manzara anlatılacak gibi değil. Tam 5 gün orada kaldık. İşte ne olduysa ondan sonra oldu. Bende bir karar verdim. Bundan böyle yolda gelip giden herkese kapımı açtım. Gücüm oranında su, çay ve çorba ikramı yapmaya çalışıyorum."

Evet, ihtiyaç sahibi olsun olmasın insanlara beklentisiz ve karşılıksız iyilik yapmak ne denli onurlu bir erdemdir!

İşte insanlık, yardımseverlik, iyilik budur diyorum.

Çok varlıklı olup da kapısını sürekli kapalı tutan ve bu dünyada misafir olduğunu unutanlara duyurulur! Unutulmamalıdır ki hayata en güzel lezzet veren şey insanların çaresizliğine çare olmaktır. Yaşamın geri kalanı ise sadece teferruatlardan ibarettir.

Yaptığı bu iyilik belki de hayatın ona dayattığı acımasız yaşamın bir sonucuydu, bilinmez...

Ama genç yaşına rağmen kıt imkanlarla hayatına çok şey sığdırdığı belli olan ve bir devriş edasıyla dergah dediği mekanını halka açan Remzi Asal kardeşimi tebrik ediyorum.

İyilik her zaman iyidir, İyi insanların sayılarının artması dileğiyle...

 

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?