"SİVEREK SEVDASI" ÜZERİNE BİR İKİ KELAM...

Hasan Baydilli
Hasan Baydilli
"SİVEREK SEVDASI" ÜZERİNE BİR İKİ KELAM...
14-08-2024

"SİVEREK SEVDASI" ÜZERİNE BİR İKİ KELAM...

Özellikle Siverek dışında yaşayan Siverek'li hemşerilerimizin bazen "Siverek Sevdası" veya "Siverek Hasreti" üzerine sevgi ve özlemlerini anlatan şiir ve yazılarına rastlıyorum.

Tabii ki, amacım Siverek'i yermek değil. Doğduğum ve çok şeyler yaşadığım ata toprağımdır Siverek.

Ancak, kısa da olsa Siverek'in gerçeklerini görmek, bilmek ve geçmişte yaşanılan gerçekleri anlamak için farklı bir pencereden size yazmak istedim...

Şehirlerin kimlikleri, coğrafi özellikleri, mekanları, kültürleri ve mahalli tarihleri o toplumda yaşayan insanların adeta aynası gibidir.

Haliyle her insanın yaşadığı yerde, kendine göre geçmiş bir yaşam biçimi ve bağlı bulunduğu kültür yapısı içerisinde bir yaşanmışlığı vardır.

Siverek'te belli bir dönemden günümüze kadar uzanan toplumsal sınıfların oluşturduğu sosyal yaşamda, tüm canlılık ve hareketliliğiyle hemşehrilerimiz yaşamış ve tarihe tanıklık etmiştir.

Yıllar önce Yılmaz Güney'in "Neden" adlı kitabını okumuştum. Kitabın ilk sayfasında şöyle yazıyordu: "Babam Siverek'li, kan davası yüzünden Adana'ya kaçmış, sülalemden hiç kimse eceliyle ölmemiştir"

Siverek'in sosyo-kültürel yapısını ele aldığımızda, tarihin birçok dönemlerinden günümüze kadar, kendi ata topraklarını terk ederek, başka şehirlere gitmek zorunda kalan yüzlerce aile biliyoruz ve buna şahit olmuşuz.

Kimisinin bağı, bahçesi, evi, arazisi elinden alınmış, talan edilmiş; kimisinin köyüne el konmuş, kimisi haksızlığa, hakarete uğramış, sürgün edilmiş. Kimisi haksızlığa, zulme, adaletsizliğe karşı direnç gösteremeyip sürgün yemiş bu memlekette...

Her ne kadar uzun süre aradan geçse de, insan çocukluk ve gençlik öykülerini ve anılarını unutamıyor tabi ki... Doğduğu yeri, evini, arkadaşlarını, sokaklarını, komşularını, küçeleri unutamıyor yine de...

İnsanlar doğduğu toprakların havasını tenefüs etmek istiyor aslında. Yaralı ruhunu teskin etmek için ve bir nefes almak içindir bu sevda, yoksa hiç kimsenin haksızlığa, hukuksuzluğa, zulme ve adaletsizliğe karşı bir sevda duyması ya da bir özlem duyması değildir özünde...

Özlem dediğimiz, doğduğu toprakları, gezindiği küçeleri, içtiği kuyu suyunu, çocukluğunda yaşadığı güzel anılardır aslında .

Yoksa, Siverek'in geçmişte yaşadıkları ve halen devam edip giden kan davaları, başlık parası, arazi anlaşmazlığı, aşiret ilişkileri, halen yokluk, yoksulluk, işsizlik, mevsimlik işçiler ve ertelenmiş hayatları değildir elbet...

Kısacası Siverek'te eski Siverekli göremezsiniz. Siverek sevdası diyenler sadece çocuk düşlerinde yaşayan ve saf duygularında kalan ve anılarında kaybolan güzel ve temiz duygulardır sadece...

Bu vesile ile bir de sizlere bir anımı anlatmak istiyorum.

Yeni bir kaymakam atanmıştı Siverek'e. İsmi Mahmut Hersanlıoğlu'ydu. Ben de o dönemde Yazı İşleri Müdürüydüm. Göreve yeni başlamanın heyecanı ile, "Müdür bey, madem burada görev yapıyoruz, bir eser bırakalım Siverek'e. Bir okul yapmak istiyorum" dedi. Ben de sevindim. Kendisine genel bütçede para olup olmadığını sorunca, "Genel bütçede para yok ancak, ben hali vakti yerinde olan Siverek'li zengin işadamlarından toplayacağım" dedi. Ve benden, gerek Siverek içerisinde gerekse Siverek dışında ikamet eden hali vakti yerinde olan işadamlarının isim listesini istedi. Ben de önceden hazır olan listeyi verdim ona . Ancak listeyi verince bir durgunluk oluştu bende. Kaymakam bey farkına varınca, "Ne oldu müdür bey?" diyince, ben de, "Kaymakam bey bu iş biraz zor olur" dedim. "Neden" dedi. Bende, "Sizin yerinize olsam gitmem, giderseniz de kimse para vermez." diyerek kendisini hafiften uyardım. Tekrar "Neden?" diye sorunca, "Kaymakam bey, ilçe dışındaki Siverek'lilerin çoğunluğu zorunlu olarak memleketini terk etmek zorunda kaldı. Hep darbe yiyerek gittiler. Bu yüzden kırgın ve kızgın oldukları için yardım etmezler." Dedim. Ancak o ciddileşerek öz bir güvenle, "Ben kendim bir heyet oluşturarak gideceğim ve kendim toplayacağım" dedi. Ben yine de, "Çok zor dedim, ben olsam gitmem" dedim. "Sen listeyi hazırla, haftaya ben bir ekiple birlikte gideceğim" dedi.

Nihayetinde Kaymakam Bey ekibi oluşturarak Siverek dışındaki ( İstanbul, İzmir, Ankara, Bursa vs." hali vakti yerinde olan bütün Siverek'lileri ziyarete gittiler. Tabii önceden hazırladığı yazı vardı, yazıda hesap numarası da belirtilmişti. Her gittiği yere yazıyı bırakan kaymakam bey, ilgi ile karşılanmış, çay, kahve, yemekler ikram edilmiş, "Tamam kaymakam bey, biz sonra hesaba bir miktar yardım göndeririz" demişler .

Kaymakam bey bir hafta sonra Siverek'e dönüş yaptı. Sekretere sürekli bankayı aratıyordu, hesaba para gelip gelmedi diye.

İki üç gün sonra hesaba sadece 5000 TL. bir milletvekili göndermişti. Onun dışında para gönderen yoktu. Aradan haftalar geçince gerçekten de hiç kimsenin para göndermediğini görünce kaymakam bey, "Müdür bey gerçekten de sen haklısın, hiç kimse para göndermedi" Bende"Kaymakam bey, size söylemiştim göndermeyeceklerini..." Diyerek Siverek Sevdası! Hakkında yanılmadığım hususunda haklı çıkmıştım ne yazık ki

Evet, hikaye bu ....

 

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?