SAHABE-İ KİRAMI TANIMAK VE ANLAMAK

Mahmut Yıldızbaş
Mahmut Yıldızbaş

MY.BAŞ2163

SAHABE-İ KİRAMI TANIMAK VE ANLAMAK
14-01-2021

CUMA SOHBETİ

Sözlükte “arkadaş, dost” anlamına gelen sahabî kavramı, terim olarak “Hz. Peygamber (s.a.s.) devrine yetişmiş, Müslüman olarak Hz. Peygamber’i (s.a.s.) görmüş, O’nun (s.a.s.) sohbetinde bulunmuş ve Müslüman olarak ölmüş olan kişi” anlamına gelmektedir. (Komisyon, Dini Kavramlar Sözlüğü, s. 571, DİB Yayınları, Ankara, 2006)

Hz. Peygamber’in (s.a.s.) sohbetinde bulunan görme özürlü kimselerle, iyiyi kötüden ayırt edebilen henüz ergenlik yaşına ulaşmadığı halde Peygamber efendimizi (s.a.s.) gören çocuklar da sahabîdir. (Komisyon, a.g.e., s. 571)

Sahabe-i Kiramı (r.a.) Tanımak ve Örnek Tablolar

Sahabe-i Kiram’ı (r.a.) tanımak, Hz. Peygamber’in (s.a.s.), Allah’ın (c.c.) emriyle, Cebrâil (a.s.) vasıtasıyla insanlığa getirdiği son evrensel mesajı olan Kur’an-ı Kerim’in hangi zorluklar içinde insanlara ulaştığını öğrenmektir.

Sahabe-i Kiram’ı (r.a.) anlamak, Kur’an-ı Kerim ve Sünnet-i seniyyeye kalbin, gönlün, zihnin ve hayatın nasıl teslim edildiğini bilmek ve Hz. Peygamber’in (s.a.s.) rehberliğinde asr-ı saadet ruhunun nasıl meydana geldiğini idrak etmektir.

İslâmiyet’i kabul ettikleri için Mekke’de işkence gören kölelerden biri olan Habbâb İbn-u Eret’e (r.a.) bazan kızgın taşlar üzerinde işkence edilirdi. Habbâb İbn-u Eret (r.a.) bir gün Hz. Peygamber’e (s.a.s.) gelerek şöyle dedi: “Bize yardım dilemeyecek, Allah’a bizim için dua etmeyecek misin?” demişti. Peygamber efendimiz (s.a.s.) ona şöyle dedi: “Geçmiş ümmetler içinde daha ağır işkencelere mâruz kaldıkları halde dinlerinden dönmeyen müminlerin bulunduğunu anlatmış, yakında kurtulacaklarını söyleyerek kendilerine sabır tavsiye etmişti.” (Buhârî, İkrâh, 1, Menâḳıbü’l-enṣâr, 29)

Müşriklerden korkmadan ve onlardan gelecek baskılara aldırmadan, Hz. Peygamber (s.a.s.)’den sonra Kâbe’de âşikâre Kur’an okuyan ilk sahabî olan Abdullah b. Mes‘ûd (r.a.) Mekkeli müşriklerden işkence gören ve bunun neticesinde Habeşistan’a hicret eden bir sahabidir.

Erkân İbn-u Ebi Erkâm’ın (r.a.) on yedi veya on sekiz yaşlarında İslâmiyet’i kabul edip ilk Müslümanlar arasında yedinci veya on ikinci sırada yer almıştır. Hz. Peygamber’e (s.a.s.) sadakatle bağlanarak evini O’nun (s.a.s.) emrine verdi. Resûl-i Ekrem, İslâm tarihinde Dârü’l-Erkâm diye anılacak olan bu evi tebliğ faaliyeti için çok elverişli bularak merkez haline getirdi.

İslamiyetin ilk kadın şehidi Hz. Sümeyye Bint-i Hubbât (r.a.) idi. Bir gün Mekke’deki Ebtah bölgesinde kızgın güneşin altında işkence gördükleri sırada Resûlullah (s.a.s.) onların yanına gelerek, “Ey Yâsir ailesi, dayanın! Müjdeler olsun ki yeriniz elbette cennettir” demiş (Hâkim, III, 388), onlar da bu müjdenin sevinciyle zulümlere sabretmişlerdi. Hz. Sümeyye (r.a.) yaşlı olmasına rağmen işkenceler karşısında direndi ve müşriklerin isteklerini kabul etmedi. Ebû Cehil fiziksel işkence yanında kendisine hakaret etti. İman etmesinin sebebinin başka şeyler olduğunu söyleyerek namusuna dil uzattı ve sonunda onu edep yerinden mızraklayarak şehid etti. Böylece Hz. Sümeyye (r.a.) İslâm tarihinde şehitlik mertebesine ulaşan ilk kadın Müslüman oldu. (İbn Ebû Şeybe, VIII, 42)

Hz. Ebu Bekri es-Sıddık (r.a.) Müslüman olan ilk kişilerdendir. Zengin idi. Allah’ın (c.c.) rızasını kazanmak için malını infak eden, miraç olayından sonra düşünmeden ve tereddüt etmeden Peygamber Efendimiz’i (s.a.s.) tasdik eden ve bunun neticesinde “es-Sıddık” vasfını alan, hicret gününde ve Medine yolunda O’nun (s.a.s.) yoldaşı, sırdaşı ve refiki olan bir sahabîydi.

Hz. Ömer ibn-u Hattab (r.a.) İslam’ın ikinci halifesi, adalet timsali, aleyhine dahi olsa hakk ve hakikata teslim olan, Allah (c.c.) yolunda malını infak etmekten çekinmeyecek kadar cömert, Müslüman olmadan önce yaptığı yanlışlıkları hatırladığında üzülüp gözyaşı dökecek kadar yufka yürekli, hilafeti döneminde Medine’yi geceleyin dolaşıp ihtiyaç sahibi kişilerin ihtiyaçlarını tesbit edip gidermeye çalışan ve gece uyumak için yatağa uzanıp başını yastığa katınca “Bugün Allah (c.c.) için yaptın?” diyerek nefis terbiyesi, tezkiyesi ve muhasebesi yapan bir kişiliğe sahip bir sahabiydi.

Hz. Osman ibn-u Affan (r.a.) Mekke’de zengin bir aileye sahip, Müslüman olan ilk on kişi arasında yer alan, Müslüman olduğundan dolayı Mekkeli müşriklerden sıkıntı gören, malını Allah (c.c.) yolunda harcayan, meleklerin bile kendisinden haya ettiği haya timsali bir sahabiydi.

Hz. Ali ibn-u Ebu Talib (r.a.) genç yaşta Müslüman olmuş, hicret gecesinde Peygamber Efendimiz’in (s.a.s.) yerine, hayatını hiçe sayarak O’nun (s.a.s.) yatağına yatmış, Hayber fatihi, ilmin kapısı, cesur bir yüreğe sahip bir sahabiydi.

Mus’ab ibn-u Umeyr (r.a.) Mekke’de zengin bir ailenin genç, yakışıklı ve zeki çocuğuydu. Resûl-i Ekrem’in (s.a.s.) peygamberliğine şiddetle karşı çıkan ailesinin buna izin vermeyeceğini bildiğinden O’nun (s.a.s.) yanına bir süre gizlice gidip geldi ve namazlarını da gizli kıldı. Ailesi tarafından durumu öğrenilince hayatında zor bir dönem başladı. Babası ve annesi onu Müslüman olduğu için hapsettiler ve İslam’dan dönmesi için çeşitli baskılar yaptılar, fakat Mus’ab ibn-u Umeyr’i (r.a.) dininden vazgeçiremediler. Gönlünü İslam’a teslim ettikten sonra gelip geçici olan dünyevi her şeyi terk edip Allah’ın (c.c.) rızasını kazanmak için gayret gösteren, Akabe biatinden sonra Medine’de irşad ve tebliğ faaliyetlerini yürütmek için oraya giden Mekke dışındaki İslam’ın ilk muallimi olan bir sahabiydi.

Ümmü Varaka (r.a.) ilim ve güzel ahlak sahibi, çevresine yardımcı olan, savaşa katılıp Allah (c.c.) yolunda şehid olmayı arzulayan ve infak etmeyi seven bir kadın sahibiydi.

Ümmü Ümâre (r.a.), Peygamber Efendimiz (s.a.s.) Medine’ye İslamiyet’i öğretmek için gönderdiği Mus’ab ibn-u Umeyr (r.a.) vasıtasıyla Müslüman olmuş, kuvvetli bir imana sahip, Allah (c.c.) ve Hz. Peygamber (s.a.s.) yolunda hayatını ortaya koymaktan çekin­meyen ve Uhud Savaşı’nın en şiddetli anında vücudunu Re­sû­lul­lah’a (a.s.m.) siper etmiş bir kadın sahabiydi.

Sonuç olarak, Hz. Peygamber’in (s.a.s.) dizi dibinde yetişmiş, güzel ahlak sahibi örnek şahsiyetler olan, Allah (c.c.) ve Resûlu yolunda canlarını ve mallarını feda eden ve İslam’ın yaşanılmasında Müslümanlar için yeryüzünün yıldızları olan sahabe-i kiramın (r.a.) biz Müslümanlara İslamî bir rol model olmaları için onları tanımak ve anlamak gerekir.

Rabbim, sahabe-i kiramı (r.a.) tanımayı, anlamayı ve örnek almayı bize nasip eylesin!

Cumanız Mübarek Olsun!

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?